Çarlık Rusyası’nın kolonyalist politikaları çerçevesinde yaşamını yitiren ve yurtsuz, geleceksiz bırakılan milyonlarca Çerkes’in çocukları bugün, dünyanın 21 Mayıs Çerkes Soykırım ve Sürgününün tanımasını, Rusya’nın özür dilemesini var olma mücadelelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyor.
Çerkes Soykırımı ve Sürgününün 157. Yılı Anma Programı pandemi nedeniyle kısıtlamalara takıldı. Ancak buna rağmen Kafkas kökenli yurttaşlar, soykırım ve sürgünü unutturmamak için açıklamaları ile gündeme taşıdıkları konuyla ilgili uluslararası arenaya seslerini duyurmaya çalışıyor.
“21 MAYIS SOYKIRIMDIR – SÜRGÜNDÜR”
Bu kapsamda yazılı bir açıklama yapan Mersin Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Güner Savrum, 21 Mayıs 1864’ün dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük soykırım ve sürgünün tarihi olduğunun altını çizdi.
“21 Mayıs milyonlarca Çerkes’in anayurtlarından sökülüp dağıtılışı, yüz binlerce Çerkes’in sürgün yollarında kırılışı, Karadeniz’in soğuk ve karanlık sularına gömülüşleridir.
21 Mayıs soykırımdır – sürgündür.
1763-1864 yılları arasında 101 yıl süren Rus-Kafkas Savaşlarında 500 binden fazla Çerkes hayatını kaybederken, Çerkeslerin mağlubiyetiyle neticelenen savaş sonrasında; bundan 155 yıl evvel, 21 Mayıs 1864 tarihinde Çarlık Rusyası’nın kolonyalist politikaları çerçevesinde yaklaşık bir buçuk milyon Çerkes, başta Osmanlı toprakları olmak üzere değişik ülkelere sürgün edilmişlerdir.
Ancak sürgün sırasındaki yol şartları, salgın hastalıklar ve açlık gibi nedenlerden dolayı, resmi olmayan rakamlara göre 500 Bin Çerkes hayatını kaybetmiştir.
Tekrar altını çizmek isterim ki bu, insanlık tarihinin gördüğü en acımasız sürgün ve soykırımdır” dedi.
“21 MAYISLAR DİRENİŞTİR, BAŞ KALDIRIDIR, DİRİLİŞTİR VE VAROLUŞ MÜCADELESİDİR”
Bugün, yaşanan tüm bu acılara ve dağılmışlığa karşın Çerkesler’in; varlıklarını ve kimliklerini koruyarak, yaşattığını da dile getiren Başkan Savrum, üzerinde yaşadıkları tüm ülkeleri vatan bilip içeride hainlere, dışarıda düşmanlara karşı savunarak, birlikte yaşadıkları halkları kardeş sayıp barış ve huzur içerisinde yaşadıklarını ifade etti.
“Bu nedenle 21 Mayıslar direniştir, baş kaldırıdır, diriliştir ve varoluş mücadelesidir” diyen Güner Savrum, açıklamasını şöyle sürdürdü; “1969 yılında kurulan Mersin Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği; Çerkes kültürünün korunması, yaşatılması ve geliştirilmesine katkıda bulunmak, Çerkes kültürünün Türkiye ve tüm dünyada tanınmasına çalışmak, Çerkes toplumu ile diğer toplumlar arasında dostluğu ve işbirliğini yaygınlaştırmak, insan haklarının ulusal ve uluslararası düzeyde gelişmesine katkıda bulunmak, böylece üyelerine, topluma, yaşadıkları ülkeye ve insanlığa çok yönlü hizmetler sunmayı amaçlamakla birlikte, bu insanlık dışı soykırım ve sürgünü yaşamış olan biz Çerkesler diyoruz ki: dönemin Çarlık Rusyası’nın devamı olan Rusya Federasyonu; sistemli bir şekilde yapılan bu soykırım ve sürgünü resmen tanımalı ve tarihsel haksızlıkların telafisi için ilk adımı atarak özür dilemelidir.
“ÇİFTE VATANDAŞLIK VE GERİ DÖNÜŞÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI”
Anavatanlarından zorla koparılan Çerkesler’in çifte vatandaşlık ve geri dönüş haklarının önündeki engeller kaldırılarak gerekli yasal düzenlemeleri yapmalıdır.
Diasporadaki STK temsilcilerimiz, akademisyenlerimiz, gazetecilerimiz bilimsel çalışmalar için gittikleri anavatana alınmadan, sınır kapılarında gözetim altında tutulup hiçbir mazeret göstermeksizin geri gönderilebilmektedir. Rusya Federasyonu varlığımızı korumak için yapacağımız bilimsel çalışmalardan dahi kaygı duyarak ortaya koyduğu bu keyfi ve hukuk dışı uygulamalara son vermelidir.
“ÇERKES DİLİ VE KÜLTÜRÜ ASİMİLASYONA KARŞI KORUNMALIDIR”
Dünyanın dört bir tarafında yaşamak zorunda bırakılan Çerkesler sadece Rusya Federasyonundan değil, yaşadıkları ve vatandaşı oldukları ülkelerden de doğal ve demokratik haklarını talep etmektedirler. Bu bağlamda başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere tüm dünya ülkelerine sesleniyoruz; Çerkes soykırımı ve sürgünü politik, siyasi ve ekonomik kaygılar gözetmeksizin tüm dünya ülkeleri tarafından tanınmalıdır.
Çerkes dili ve kültürü asimilasyona karşı korunmalıdır.
Çerkes anadilinin öğretilmesi, korunması ve gelecek nesillere aktarılması noktasında yeterli düzenlemeler devlet eliyle yapılmalıdır.
ÇERKESLER İÇİN DE BÜTÇE AYIRIN
Çerkes diasporasının Anavatanı Çerkesya ile sürgün sebebiyle kopartılan tarihsel bağlarının yeniden inşası için gerekli yasal düzenlemeler yapılarak çifte vatandaşlığın önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Kimlik ve kültürel haklar devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. Bu noktadan hareketle, Çerkes dili ve kültürel birikimlerinin/değerlerinin, korunabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için gerekli bilimsel çalışmalar yapılmalı ve ilgili kurumlarca bütçelerin ayrılması sağlanmalıdır.
Anadilimizde yayın yapan televizyon ve radyo devlet desteği ile biran önce TRT Çerkes hayata geçirilmelidir.
Çerkeslerin yaşadığı bu büyük soykırım ve sürgünü yeryüzünde yaşayan hiçbir halkın, yaşamamasını diliyor ve tüm soykırım ve sürgünleri lanetliyoruz” şeklinde konuştu.